Deretopallı nın doksanyıllık cınarı kemal bozkur APİ KIN komşuluğu dostluğu bilge kişiliği ile bizlere çok şey kattın seni saygı ve sevgi ile anıyoruz mekanın cennet toprağın bol olsun .
Deretopallı köyünden şişko oğlu Kelo Ali kaya hakka yürümüştür cuma günü 27/02/ saat12de Deretopallı köyünde toprağa verilecektir kendisine allahtan rahmet acılı Ailesine başsağlığı dileriz .
Topallı köyünden kınno Bozkurtun Torunu Halil havuzun oğlu Caner havuz 15/12/2014 vefaat etmiştir kendisine Allahtan rahmet acılı ailesine sabır dilerim. Topallı köyü yeni yönetim kadrosu ve heyeti tüm Topallı lara hayırlı olsun
Deretopallı Köyünden Keleş Bozkurt eşi MEYREM Bozkurt vefaat etmiştir 05/01/2014 Tarihinde DERETOPALLI KÖYÜNDE TOPRAĞA VERİLECEK Kendisine Allahtan rahmet Ailesine sabır dilerim. Deretopallı köyü nden Diko Mehmet Bozkurt vefaat etmiştir 07/12/2013 tarihinde kendi köyünde toprağa verilecek kendisine allahtan rahmet Ailesine sabır dileriz...
Deretopallı köyü Aş evi yeni hali katkıda bulunan tüm duyarlı dostlara sonsuz teşekkürler.
Deretopallı köyü aş evi temeli ve inşaatı şimdiden herkese hayırlı olsun tüm topallı ların katkılarıyla saygılarımla mahir karakurt.
Deretopallı köyü köy konağı Deretopallı köyünden Ağuçan Kaya nın eşi Meyrem Kaya (male Hamze)26/4/2013 tarihinde vefaat etmistir kendisine allahtan rahmet Ailesine baş sağlığı dileriz Deretopallı köyünden iMAM oğlu RESUL ASLAN 13/ 4 / 2013 tarihinde vefaat etmiştir kendisine Allahtan rahmet Ailesine başsağlığı dilerim .
Deretopallı köyünden Şükrü Hoşoğlu 12/12/2012 tarihinde KIRIKHANDA vefaat etmiştir kendisine Allahtan rahmet Ailesine baş sağlığı dilerim
Deretopallı köyünden Halil Bozkurt ĞALİ BAYRAM 12/12/2012 tarihinde ELBİSTAN da vefaat etmiştir kendisine allahtan rahmet Ailesine başsağlığı dilerim
Genç yaşta acı bir ölüm daha Deretopallı Köyün den Kullo ibrahim bozkurt un kızı Gizem bozkurt kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmiştir kendisine allahtan rahmet acılı ailesine sabır dilerim.
ALXAS Aşiretine ilkleri getiren Adam BAKO ERDOĞAN .Digır’ın* dibinde Çayıgır** akar. Yaz aylarında saman çöpünü bile sürüklemeyecek denli suyu azalan Çayıgır, mart ve nisan aylarında kudururdu. Küzmağara’nın, Kırmızı Kale’nin tüm suyunu toplamış gibi akardı. Böyle günlerinde Çayıgır, dağlardan, çataklardan ne bulursa söker sürüklerdi. Büyük yağmurlarda adı gibi daha da büyürdü; kocaman ağaçları, iri taşları önüne alıp getirirdi. Çocukluğumuzda Çayıgır, düşlerimize girecek denli yabanıl ve korkunçtu. Birazda giz dolu.
Bako Amca, Çayıgır’ın üzerinde uçurumun kenarında bir değirmen kurmuştu. Kendi adıyla anılan bir değirmen : AŞİBAKO. Aşibako’nun taşları Çayıgır’ın hırçın sularıyla dönerdi. Bako Amca, Çayıgır’ın sularını değirmene uzakta bir bentte toplamıştı. Bendin suları uzun bir arkla geliyordu değirmene. Sular değirmenin çarkına düşmeden önce Bako Amca’nın her iki başını keserek birbirine ekleyip otuz kırk metre uzunluğunda boru haline getirdiği sac varillerden aşağıya hızla düşerken aldığı güçle çarkı ve çarka bağlı kocaman değirmen taşını döndürüyordu.
Değirmenin küçük bahçesinde Bako Amca’nın ceviz ağaçları, Kayısı fidanları, elmaları vardı. Yeşil soğanlar, iri sarı kabaklar ve patatesler. Bir köşesinde de bahçenin, yonca ve fi yetiştirirdi Bako Amca. Yonca ve Fi ile beslenen Hollanda inekleri daha çok süt veriyorlardı. Değirmenin yan ve üst taraflarında göze ilişen öbek öbek yeşillikler de Bako Amca’nın üzüm tevekleriydi.
Kayısıcılığı, bağcılığı, Fi’’yi ve Hollanda ineklerini köye ilk tanıtan Bako Amca’ydı.
Her değirmende yapıldığı gibi Aşiboko’nun da mayasız ve tuzsuz hamurdan yapılan bir ekmeği vardı: Nanieş. Katıksızlığın katığıydı Nanieş, tadına doyum olmazdı. Biz çocukları daha çok değirmene çeken Nanieş idi. Nanieş’in bir lokması değirmende çekilen tüm zorlukları aIır götürürdu.
Aşibako’yu çekip çeviren TOKUŞ AMCA’ydı. Tokuş Amca, çıraklıktan yetişme yörenin en eke değirmencisiydi. Ömrü değirmencilikle geçmişti. Bizim Kürtçede değirmencilik zanaatının adı ‘’AVŞAN’‘dır. Tokuş Amca da zanaatıyla anılıyordu: ‘‘Avşan Tokuş.’’
Tokuş Amca’nın kimi kimsesi yoktu; yalnızdı. Yalnızlığına kimseyi karıştırmaz, sessizliğine kimseyi sokmazdı. Kışı yazı değirmende geçerdi. Bir ineğinden, değirmene her gelen geçene havlayan fakat ısırmayan bir köpeğinden başka bir şeyi yoktu. Hüzünlü halinde belliydi Tokuş Amca’nın; sanki yüreğinin bir parçasını uzaklarda, bir yerlerde bırakmış gibi bir hali vardı. İnce kuru dudakları acılı bir gülüşün ardından öylesine açılırdı. Yüzünde insanı korkutmayan derin çizgiler vardı. Kalabalık çizgilerin kuşattığı göz çukurlarındaki gözleri hep kendi gibi yalnız bakardı yaşama. Kestane rengi sarkık bıyıklarına benzeyen gür kaşlarının üstündeki geniş anlnındaki üç derin çizgi, acılarının kümeleştiği çizgilerdi.
Tokuş Amca kimin nesiydi, nereden gelmişti bilmiyorum. Belki tehcir sırasında köyümüze sığanan bir Ermeni’ydi. Yaşam öyküsu bilinmezdi. Yalnızlığını ve acılarını değirmene gelip gidenlere takılarak, onlarla şakalaşarak gizlemeye çalışıyordu.
Sonbaharın ilk günleriydi. Bütün bir yaz yeryüzünü yakıp kavuran güneş artık uslanmış, öfkesi dinmişti. Harmanlar savrulmuş, buğdaylar çuvallarda değirmene gitmeyi bekliyordu. Ark ve bentleri onarılmış, taşları dişelenmiş değirmenler de buğdayların gelmesini bekliyordu. Nihayet beklentiler bitmiş değirmenlere çuval çuval buğdaylar yığılıyordu. Aşibako’da da durum öyle idi; çuval, çuval buğday geliyordu, dolup taşiyordu Aşibako. Buğdayı un eylemek artık sıraye binmişti. Sırayı belirleyen Tokuş Amca’ydı. Tokuş Amca, böyle günlerde hükmetmenin keyfini çıkarıyordu.
Çocukluktan çıkmış, delikanlılığa henüz adım attığım yaşlardaydım. Abim değirmen sırasına beni bırakmıştı. Nanieş’i yemenin arzusu da hani biz çocuklarda sıra beklemeyi cazip hale getiriyordu.
Yazdan kalma sıcak bir sonbahar akşamıydı. Tokuş Amca değirmenin bahçesinde yaktığı ateşte patates pişiriyordu. Biz, patateslerin pişmesini sabırsızlıkla beklerken biraz uzağımızda bir Ateş böceği gecenin karanlığında yanıp sönmeye başladı. Tokuş Amca, küllenmiş ateşin içinde patatesleri çıkarırken çökmüş gövdesiyle aniden ayağa kalktı ve büyük bir öfkeyle Ateşböceğini ayaklarıyla ezerek öldürdü. Sonra bize dönüp; ‘‘katil bunlar’’ dedi, ‘‘katil…!’’ O sırada ateşin güç aydınlattığı yüzünde korkunç bir öfkenin izleri vardı. Tokuş Amca, tekrar otururken ateşin başına dolu gözlerinden birkaç damla yaş döküldü ateşin küllerine.
Tokuş Amca neden Ateşböceğini öyle acımasızca öldürmüştü? Hepimizde hüzünle karışık derin bir merak uyanmıştı.
Sonraki günlerde öğrenmiştik Tokuş Amca’nın Ateşböceğine olan öfkesini : Aşibako’ya yürüyerek yarım günde gidilen Şerefli çayının üzerinde Kurulu Şerefli Değirmenin de Tokuş Amca,
yıllar önce Avşan’lık yaparken bir gece dört yaşında ki oğlu gecenin karanlığında yanıp sönen Ateş böceğini yakalamak umuduyla uçuruma hızla koşar. Koşuş o koşuş. Uçuruma düşen çocuk çılgın sularının akıntısına kapılarak değirmen çarkının azılı dişleri arasında parçalanarak can verir.
*
Bako Amca’nın icadı köydeki motorlu un değirmeni Digır’ daki Aşiboko’yu sonsuz bir suskunlığa bırakmıştı. Bir zamanlar cıvıl cıvıl, dolup taşayan Aşibako terk edilmişliğinin küskünlüğünü yaşıyordu. Tokuş Amca’da nicedir ortalarda yoktu. Lakin anıları Aşiboko’nun hüzünlü suskunluğunda dolaşıyordu.
Aradan kaç yıl geçmişti bilmiyorum. Bir gün Şerefli’de Şeref’li Değirmen’in yanında geçerken Tokuş Amca’ya benzeyen biri küçülmüş bedeniyle bir çocuk mezarının başında oturmuş mezarı okşayıp seviyordu. Yanımdakilere:
- Mezarın başındaki Avşan Tokuş Amca‘ değil mi?’ Dedim.
-Evet , o dediler…
Hüseyin Özdemir
*-DİGİR : Büyük köy. Alxas aşiretinin dağıldığı köy olarak bilinir.
**_ÇAYIGIR: Büyük Çay
Deretopallı köyünde Elif Bozkurt (Alıçe Juje) 02-03-2012 tarihinde vefat etmiştir. Kendisine Allah'tan rahmet,ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Yazıtopallı mezrasında istanbulda yaşamakta olan mehmetali poyraz,ın oğlu Baran poyraz 18 yaşında 22/1/2012 tarihinde hayatını kaybetmiştir kendisine allahtan rahmet Ailesine sabır dileriz......... Topallı ların izmirdeki adresi HASAN USTA nın yeri damağınızın tadı topallılar adına hayırlı olsun saygılarımla mahir karakurt